Kapitülasyon Nedir?
Kapitülasyon kelimesi, Latince 'sözleşme yapmak' anlamına gelen 'Capitulare' ve 'baş' anlamına gelen 'caput' sözcüklerinden türemiştir. Genel anlamıyla, bir devletin başka bir devlete veya o devletin vatandaşlarına belirli anlaşmalar çerçevesinde sağladığı imtiyazlar ve ayrıcalıklar bütünüdür. Bu ayrıcalıklar tek taraflı olabileceği gibi, karşılıklı da olabilir.
Kapitülasyon Türleri ve Tarihsel Kökenleri
Kapitülasyonlar; ekonomik, sosyal, idari ve adli alanlarda verilebilir. Örneğin, bir devlette yaşayan yabancıların kendi dinlerine göre ibadet etme özgürlüğü kişisel bir imtiyazken, kendi hukuklarına göre yargılanmaları adli bir imtiyazdır. Ekonomik imtiyazlar ise genellikle vergi indirimleri veya denetim serbestliği gibi uygulamaları içerir.
Dünyadaki ilk kapitülasyon örneklerine Orta Çağ döneminde rastlanır. 12. yüzyılda İtalyan şehir devletleri, kendi vatandaşlarının diğer ülkelerde ticari faaliyetlerini kolaylaştırmak amacıyla çeşitli kapitülasyon anlaşmaları yapmışlardır. Bu anlaşmaların en bilinenlerinden biri, 1111 yılında Piza ile Bizans İmparatorluğu arasında imzalanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Kapitülasyonlar
Osmanlı Devleti'nde kapitülasyonlar, başlangıçta güçlü bir devlet olmanın bir aracı olarak görülmüş ve ikili ilişkileri güçlendirmek amacıyla kullanılmıştır. İlk kapitülasyonlar, I. Murad döneminde Ragusa Cumhuriyeti'ne (bugünkü Dubrovnik) verilmiştir. Yükseliş döneminde, özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında, 1535 yılında Fransa'ya verilen kapitülasyonlar büyük önem taşır. Bu kapitülasyonlar, Osmanlı'nın Avrupa'daki siyasi dengeleri kendi lehine çevirme ve Akdeniz ticaretini canlandırma amacı gütmekteydi.
Başlangıçta padişahın ömrüyle sınırlı olan bu ayrıcalıklar, zamanla sürekli hale gelmiştir. Özellikle 1740 yılında Fransa'ya verilen kapitülasyonların kalıcı hale gelmesiyle, diğer Avrupa devletleri de benzer imtiyazlar talep etmeye başlamış ve Osmanlı ekonomisi üzerinde ciddi baskılar oluşmuştur.
Kapitülasyonların Osmanlı'ya Etkileri
Osmanlı Devleti'nin gücünü kaybetmeye başlamasıyla kapitülasyonlar, devletin egemenliğini tehdit eden bir duruma dönüşmüştür. Ekonomik alanda, yabancılara tanınan düşük gümrük vergileri ve ticari ayrıcalıklar, yerli üretimin zarar görmesine, dışa bağımlılığın artmasına ve Osmanlı pazarlarının yabancı mallarla dolmasına neden olmuştur. Adli alanda ise yabancıların kendi konsolosluklarında yargılanma hakları, Osmanlı hukuk sisteminin işleyişini zayıflatmıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını ciddi şekilde zedelemiştir.
Kapitülasyonların Kaldırılması
Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren kapitülasyonlardan kurtulmak için çeşitli girişimlerde bulunmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Hükümeti, 1914 yılında tek taraflı olarak kapitülasyonları kaldırdığını duyurmuş, ancak bu karar Avrupalı devletler tarafından kabul görmemiştir. Kapitülasyonlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinde en önemli mücadele konularından biri olmuş ve nihayet 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile kesin olarak kaldırılmıştır. Bu, Türk bağımsızlık mücadelesinin en büyük başarılarından biri olarak tarihe geçmiştir.