Ela Kelimesinin Tanımı
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre "ela" kelimesi, isim olarak "gözde sarıya çalan kestane rengi" anlamına gelir. Aynı zamanda sıfat olarak "bu renkte olan" varlıkları tanımlamak için kullanılır. Bu tanım, halk arasında yaygın olarak bilinen yeşil ve kahverengi karışımı göz rengi algısının ötesinde, daha spesifik bir kestane tonunu işaret eder.
Ela Göz Rengi ve Özellikleri
Ela göz rengi, kahverengi ve yeşilin farklı oranlarda karışımından oluşur. Bu nedenle, ela gözler genellikle altın, fındık, bal, badem veya kehribar gibi çeşitli tonlarda görülebilir ve ışık ile gölgeye bağlı olarak farklı görünümler sergileyebilir. Ela gözlerde, kahverengi gözlerdeki yoğun melanin pigmentine kıyasla, ön katmanda yeşilin varlığı daha belirgin olabilir.
Genetik ve Oluşumu
Göz rengi, genetik faktörlerin bir sonucudur ve melanin adı verilen pigmentin miktarı ile dağılımına bağlıdır. Ela gözler, göz rengini belirleyen OCA2 ve HERC2 gibi genlerin karmaşık etkileşimiyle ortaya çıkar. Gözde mavi, yeşil veya ela renk pigmentleri bulunmaz; bu renkler, iris içindeki melaninin ışığı soğurması ve dağıtmasıyla oluşur. Melanin miktarı azaldıkça gözler daha açık renk alırken, ela gözlerde melanin ve diğer pigmentlerin özel bir karışımı söz konusudur.
Yaygınlık ve Kültürel Anlamı
Ela göz rengi, dünya genelinde oldukça nadir görülen bir özelliktir. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5'inde ela gözlere rastlanır. Özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika, İspanyol ve Brezilya kökenli insanlarda daha yaygın olduğu belirtilmektedir. Ela gözler, genetik çeşitliliğin ve evrimsel adaptasyonların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Türk edebiyatında ve halk kültüründe "ela göz" tabiri sıkça yer bulur. Şiirlerde, şarkılarda ve halk anlatılarında güzellik, zarafet ve gizemle ilişkilendirilir. Karacaoğlan'ın "Ela gözlerini sevdiğim dilber" dizeleri, bu rengin romantik çağrışımlarını yansıtan önemli örneklerdendir.