Siyasetin karmaşık ve çoğu zaman acımasız dünyasında, güç elde etme, koruma ve kullanma üzerine geliştirilmiş pek çok düşünce akımı bulunmaktadır. Bu akımlardan en bilineni ve tartışılanı şüphesiz Makyavelist düşüncedir. İtalyan düşünür Niccolò Machiavelli'nin 16. yüzyılda kaleme aldığı 'Prens' (Il Principe) adlı eseriyle özdeşleşen bu düşünce biçimi, siyasi pragmatizm ve ahlaki görecelilik üzerine kuruludur.
Makyavelizm'in Temel Prensipleri
Makyavelist düşüncenin özünde, siyasi hedeflere ulaşmak için her türlü aracı kullanmanın meşru görüldüğü anlayışı yatar. Bu bağlamda öne çıkan bazı temel prensipler şunlardır:
- Amacın Araçları Meşru Kılması: Makyavelizm'e göre, devletin bekası ve gücünün korunması gibi yüce amaçlar için ahlaki kuralların çiğnenmesi, yalan söylenmesi, aldatılması veya şiddet kullanılması gibi yöntemler kabul edilebilir. Yani, sonuç ne kadar iyi olursa, bu sonuca ulaşmak için kullanılan araçlar da o kadar meşrudur.
- Gerçekçi Siyaset Anlayışı: Machiavelli, siyaseti idealize etmek yerine, insanların doğası gereği bencil, çıkarcı ve güvenilmez olduğunu varsayarak gerçekçi bir bakış açısı sunar. Bu nedenle, siyasetçinin insan doğasının bu yönlerini göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerektiğini savunur.
- Güç ve İktidar Odaklılık: Makyavelist düşüncenin merkezinde güç ve iktidar yer alır. Siyasetçinin öncelikli hedefi, gücü elde etmek ve onu kaybetmemektir. Bu amaç doğrultusunda, siyasetçi hem halkın hem de rakiplerinin gözünde saygın ve korkulan bir figür olmalıdır.
- Ahlak ve Siyasetin Ayrılması: Geleneksel ahlak anlayışının siyasi kararları belirlememesi gerektiğini savunan Makyavelizm, siyaseti kendi kuralları olan ayrı bir alan olarak görür. Bir siyasetçinin kişisel ahlakı ile devlet adamlığı görevleri arasında bir çelişki yaşanabileceğini ve bu durumda devletin çıkarlarının öncelikli olması gerektiğini belirtir.
'Prens' ve Makyavelist Miras
Machiavelli'nin 'Prens' adlı eseri, bu düşüncelerin en açık şekilde ifade edildiği metindir. Eser, yeni bir prensliğin nasıl kurulup yönetileceği üzerine pratik tavsiyeler sunar. Machiavelli, prensin hem sevilen hem de korkulan biri olmasını tavsiye eder ancak korkulan olmanın daha güvenli olduğunu belirtir. Çünkü insanlar, sevgiyi kolayca unutabilirken, korku cezalandırma tehdidiyle daha kalıcıdır.
Machiavelli'nin bu görüşleri, yüzyıllar boyunca hem büyük beğeni toplamış hem de sert eleştirilere maruz kalmıştır. Bir yandan siyasi gerçekçiliği ve pragmatizmi temsil ettiği düşünülürken, diğer yandan ahlaki çöküntüye yol açtığı gerekçesiyle kınanmıştır. Günümüzde de siyaset, iş dünyası ve hatta kişisel ilişkilerde bile 'Makyavelist' olmak, kurnaz, manipülatif ve ahlaki değerleri göz ardı eden biri olarak algılanabilmektedir.
Ancak Machiavelli'nin amacının sadece acımasız bir yönetim biçimi önermek olmadığını, aynı zamanda İtalya'nın o dönemdeki siyasi istikrarsızlığına bir çözüm bulma çabası içinde olduğunu da unutmamak gerekir. Onun düşünceleri, siyasetin doğasında var olan zorlukları ve ahlaki ikilemleri gözler önüne sermesi açısından hala güncelliğini korumaktadır.
Sonuç olarak, Makyavelist düşünce, siyasi gücün elde edilmesi ve sürdürülmesi bağlamında ahlaki kaygıları ikinci plana atarak pragmatik ve sonuç odaklı bir yaklaşımı ifade eder. Bu düşünce biçimi, siyasetin karmaşık doğasını anlamak için önemli bir perspektif sunsa da, etik değerlerle olan gerilimi nedeniyle sürekli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir.