Ergenekon Davası'nın Başlangıcı ve İddialar
Ergenekon Davası, Türkiye'de 2007 yılında başlayan ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran bir dizi yargılamayı ifade eder. Bu dava, iddia edilen 'Ergenekon' adlı gizli, silahlı bir örgütün varlığı ve bu örgütün Türkiye Cumhuriyeti hükümetini devirmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu suçlamaları üzerine kurulmuştur.
Soruşturma süreci, 12 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Ümraniye'de bir gecekonduda bulunan 27 adet el bombasının ele geçirilmesiyle başlamıştır. Bu olay, geniş çaplı gözaltı ve tutuklamaları beraberinde getirmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, bürokratlar, akademisyenler, gazeteciler ve sivil toplum örgütü üyeleri de dahil olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden birçok kişi hakkında davalar açılmıştır.
İddianamelerde, Ergenekon örgütünün 2003-2004 yıllarında hükümeti devirmeye yönelik darbe planları yaptığı, 2006'daki Danıştay Saldırısı'nı ve 2007'deki Zirve Yayınevi Katliamı'nı gerçekleştirdiği, ayrıca çeşitli suikast planları ve psikolojik harekat faaliyetlerinde bulunduğu iddia edilmiştir.
Yargılama Süreci ve İlk Kararlar
Ergenekon kapsamındaki ilk iddianame 25 Temmuz 2008'de kabul edilmiş ve dava süreci başlamıştır. Yargılama ilerledikçe, Danıştay saldırısı davası, Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırı davası, İrtica ile Mücadele Eylem Planı davası ve İnternet Andıcı davası gibi birçok farklı dava, Ergenekon ana davasıyla birleştirilmiştir. Bu birleşmelerle birlikte sanık sayısı artmış ve dava dosyası oldukça genişlemiştir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 2013 yılında birçok sanık hakkında ağır cezalar verilmiştir. Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da müebbet hapis cezası alan isimler arasında yer almıştır.
Yargıtay Kararı ve Kumpas İddiaları
Ancak, 2016 yılında Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin Ergenekon davasında verdiği kararı hem usul hem de esas yönünden bozmuştur. Yargıtay, 'Ergenekon terör örgütünün' varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını esas bozma gerekçesi olarak belirtmiştir. Ayrıca, hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları ve aramaların hukuka aykırı yapılması gibi usul hataları da bozma nedenleri arasında sayılmıştır.
Bu süreçte, Ergenekon davasının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer muhalif kesimlere yönelik bir 'kumpas' olduğu iddiaları güçlenmiştir. Yargıtay'ın gerekçeli kararında da, Ergenekon soruşturma ve dava sürecinin FETÖ'nün Türkiye'de polis, yargı ve medya gücünü kullanarak gerçekleştirdiği en kapsamlı kumpas operasyonlarından biri olduğu tespiti yer almıştır.
Davanın Sonucu
Yargıtay'ın bozma kararının ardından dosya yeniden yargılama için İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiştir. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 1 Temmuz 2019 tarihinde verdiği nihai kararla, 235 sanık hakkında 'silahlı örgüt kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık' suçlarından beraat kararı vermiştir. Bu kararla birlikte, Ergenekon örgütünün varlığına dair delil bulunamadığı ve davanın bir kumpas olduğu yönündeki görüşler resmiyet kazanmıştır.